Sayfalar

31 Mart 2012 Cumartesi

'' Sevdiğim şeyleri anlatma zamanı 2 '' Leyla ile Mecnun Dizisi


Leyla ile Mecnun dizisine bir arkadaşım sayesinde 15.bölümde başlayabilmiştim.  O bölümden sonra takip ettiğim nadir diziler arasına hemen girdi.  15 bölümlük arayı 1. Bölümden başlayarak hemen kapattım.  Sadece Türkiye’de değil , Dünya’nın en iyi dizilerinden biri bence her karakteriyle. Özellikle Türkiye’de bir tek rakibi bile olmadığına inanıyorum.  Diğer diziler 90 dakikayı doldurmak için bir sahneyi dakikalarca saçma sapan diyologlarla öldürmeye çalışırken , Leyla ile Mecnun her dakikasını dolu ve dolu geçirtiyor bize. Tabi bunun böyle olmasını sağlayan şey yapım ekibi  ve oyuncu kadrosu. Üstad Onur ünlü başta olmak üzere müthiş bir ekip. Herhalde Mecnun’u Ali Atay , İsmail Abi’yi Serkan Keskin , Erdal Bakkalı Cengiz Bozkurt oynamasaydı  böyle bir etki yapamazdı. ( Bu arada söylemeden geçemeyeceğim , Cengiz Bozkurt’u Parmaklıklar Ardında dizisinden sonra Erdal Bakkal gibi bir karakterle izlemek kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. ) Burak Aksak’ı da unutmamak lazım tabi. Değişik bir kafada.  Böyle bir kafada yaşayanları hep takdir etmişimdir.  Senaryo yazmak zor iştir. Hele ki her hafta bir sinema filmi uzunluğunda dizi yazman gerekiyorsa. Bence Türkiye’nin son yıllarda gördüğü müthiş yeteneklerden biridir Burak Aksak. Her bölümden sonra helal olsunu hak ediyor adam.

Ama mahlesef  biraz düşündüğümde bu dizinin bu kadar rakipsiz olması  , aslında biraz da bizim suçumuz gibi geliyor bana. Çünkü o eski mahalle sıcaklığını kendi kendimize yok ettik ve artık özlemle sadece Leyla ile Mecnun’da izleyebiliyoruz.  

Son olarak ; Bir gün temel uçaktan atlamış dünyayı tutturamamış :)

'' Sevdiğim şeyleri anlatma zamanı 1 '' Okan Bayülgen


Okan Bayülgen’i yıllardır bıkmadan usanmadan izliyorum. Çünkü onda böyle bir halk kahramanı havası var bence. Hani arada Dünya’ya bazı adamlar gelir ya iyi bir şeyler yapmaya çalışır. Okan Bayülgen Türkiye’ye gelmiş o adamlardan biridir gözümde ve hemen hemen bütün gençlerin gözünde. Piyasada ünlü diye tanınan onlarca boş adam varken Okan Bayülgen’i tanımak , izlemek çok güzel.  Birilerinin gençler için gerçekten , çıkar beklemeden bir şeyler yapmaya çalışması güzel. Ünlü sıfatlı insanların çoğu ben derken o hep kendini küçümsemiş , kendini çoğu zaman alkışlatmamaya çalışmıştır. Her zaman doğru bildiğini okumaya çalışmıştır RTÜK denilen saçmalığa rahmen. Her zaman yaptığı işler belli bir kalitededir. Yaptığı hamleler zeka doludur. Okan Bayülgen’e büyük bir saygım vardır bu yüzden. 

Bir şeyler yazmak lazım.

Zaten uzun zamandır bir şeyler yazıyorum ama blog türü bir şey açsam mı açmasam mı karar veremiyordum. Hala da verebilmiş değilim zaten , ne kadar açsam da. İnsanın ne kadar engellenmeye çalışılsada gerçekten özgür kalabildiği tek yer olan internette , sosyal ağlardan sonra artık nihayet benim de bir doldurabileceğim , boş bir kağıdım oldu. Ben böyle sabaha kadar yazarım. Yazmayı her zaman sevmişimdir. Hep yazarım , çok  yazarım , onun için yazarım. Kendim için hiç yazmadım bu zamana kadar. Bu bir ilk aslında. Eğer bu yazdığımı bir kişi okuyacaksa ki hiç sanmıyorum eminim ki okurken çok da şeyimde diyecektir. Benim de çok da şeyimde zaten , yazıyorum işte öylesine. Neyse yeter şimdilik bu kadar. Medya kralı başlamış , ben kaçar.